19/05/07 Vanity Fair dergisinin nisan sayısında yayınlanan “Irak’taki paralı askerlerin kralı” başlıklı yazı, işgal altındaki ülkede yaşananların bir başka yüzünü anlatıyor. Eski CIA ajanı Robert Baer tarafından yazılan makalede, Irak’taki ‘savaş sektörü’nün nasıl ve kimler tarafından yürütüldüğünü, savaştan, dolayısıyla insan kanından elde edilen muazzam servetleri anlatıyor. Baer’in yazısının merkezine aldığı isim, Tim Spicer. Pentagon tarafından […]
19/05/07
Vanity Fair dergisinin nisan sayısında yayınlanan “Irak’taki paralı askerlerin kralı” başlıklı yazı, işgal altındaki ülkede yaşananların bir başka yüzünü anlatıyor. Eski CIA ajanı Robert Baer tarafından yazılan makalede, Irak’taki ‘savaş sektörü’nün nasıl ve kimler tarafından yürütüldüğünü, savaştan, dolayısıyla insan kanından elde edilen muazzam servetleri anlatıyor.
Baer’in yazısının merkezine aldığı isim, Tim Spicer. Pentagon tarafından Irak’taki paralı asker ordusunun koordinasyonu görevi verilmiş. Daha doğrusu ‘ihaleyi’ Spicer’in şirketi kapmış.
Tim Spicer, Britanya ordusunun eski bir mensubu. Falkland’da, Kuzey İrlanda’da ve Bosna’da görev yapmış. 1996’da emekli olup ‘özel sektör’de çalışmaya başlamış. CEO’su olduğu ilk şirket, Sandline International, “yasal hükümetlere operasyonal destek” sunuyormuş.
Spicer mesaiye Papua Yeni Gine’de başlamış, ilk paralı ordusunu burada kurmuş. Amaç, çokuluslu bakır şirketlerini korumak. Bir sonraki durak, Sierra Leone… Ardından Ekvador Ginesi…
Spicer’ın, bu ülkelerin hepsinde başı derde girmiş. Muhtelif komplolara ve skandallara adı karışmış; ya kaçmış ya kovulmuş.
Spicer, ‘paralı asker’ ya da ‘kiralık silah’ gibi kavramlardan hazzetmiyor. 19. yüzyılda medeniyet için savaşan İngiliz serüvencilere benzetiyor kendini… Yıllık geİiri 20 milyon dolardan fazla. Aston Martin marka otomobil kullanıyor, güzel kadınlarla çıkıyor, Güney Londra’da bir konakta yaşıyor. Ona kalırsa, bir lan Fleming karakterinden ziyade Vietnamlı komünist general Nguyen Giap’ın imajına daha uygun bir kişiliği temsil ediyor.
Tim Spicer, şimdilerde Irak’ta ve en büyük ikinci orduya komuta ediyor. Çünkü ABD’den sonra, Irak’taki ikinci büyük işgalci ordusu, paralı askerler… Tam 181 şirkete mensup 48 bin paralı asker görev yapıyor Irak’ta… İşte, bu ordunun koordinatörü de Tim Spicer. Pentagon’la yaptığı sözleşmeden şirketin kazandığı para tam 293 milyon dolar.
Bu şirketlerin hemen hepsinin ilgili devletlerin yöne-timleriyle, ordularıyla, gizli servisleriyle içli dışlı ilişkileri var. Yine hemen hepsinin yönetim kurullarını emekli generaller, istihbarat uzmanları falan oluşturuyor.
Diğer ülkelere mensup askerler de var ama ‘kiralık silahların’ çoğu Amerikalı ya da Britanyah… Bunların çoğu, British Special Air Service ya da US Special Force’un yani özel kuvvetlerin en seçkin birliklerinden ayrılmış. The Economist dergisinde yayınlanan bir rapora göre, İn-
giltere’nin Irak’a yönelik en büyük ihracat kalemi, ne yiyecek, ne ilaç ne de yapı malzemesi… Aksine, paralı asker!
Irak’ta işgalcilerin güvenlik sorunu derinleştikçe paralı askerlere duyulan ihtiyaç da artıyor. Bunlar, operasyo-nel küçük birlikler halinde çalışıyor, otomatik siİahlar ve roketatarlar taşıyor, zırhlı ciplerle konvoy halinde dolaşıyor ve daha ziyade Yeşil Alan’ın dışında koruma görevi yapıyor. 150 km hızla giderlerken kuşkulu gördükleri her araca ateş açan paralı asker timlerine Iraklılar ‘Kara Ölüm’ adını vermiş. Çalışma yöntemleri; “önce vur, sonra soru sor”. Bu katil sürüsünün bir kısmı, ‘sırf spor olsun diye’ sokaklarda Iraklı avlamakla suçlanıyor.
• • •
Peki kim bu adamlar?
Robert Baer, “Dubai havaalanında Bağdat’a ya da Kabil’e uçmak için bekleyen yolcuları incelediğinizde bir fikir sahibi olabilirsiniz” diyor. “Bunların yarısı 40’h yaşlarında, hafif göbekli, saçları seyrelmiş tipler… Son 20 yıldır antrenman yapmadıkları belli… Çoğunun boşanmış ve nafakanın yanısıra kendi oturmadıkları evlerin kredi borçlarını ödeyen herifler olduğundan kuşkunuz olmasın.”
Baer’in sözünü ettikleri, belh ki, eski kulağı kesikler…
Onlar kadar ‘kaşarlanmış’ olmasa bile en az onlar kadar tehlikeli diğer yarısı ise ya 20’li yaşlarında ya da 30’Ia-rın başında… ‘Özel sektör’de kazançlarını dörde katlamanın cazibesiyle ordudan erken ayrıİmış gençler… Herhangi bir hadiseye balıklama atlamaya fazlasıyla meyyal, sağa sola omuz atan hayvani tipler.
Bunları tanımanın bir yolu da duty-free dükkanlarından kutu kutu Cohiba puroları ve şişe şişe Jack Daniel’s satın almaları imiş…
Herhangi bir paralı askerin yıllık geliri 180 bin dolar… Hatta bazıları, yani en seçkin birliklerde yetişmiş olanlar, günde 1500 dolar kazanıyor. Ancak Şilili, Filipinli, Nepalli, ya da Bosnalı paralı askerlerin ücretleri daha düşük. Sözgelimi Kolombiyalı paralı askerler, ücretlerinde son dakikada yapılan günde 34 dolarlık indirim nedeniyle Blackwater USA isimli şirketlerini mahkemeye vermişler.
Bir de Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ırkçı rejimin işbaşında olduğu yıllarda sayısız cinayete, katîiama imza atmış kasaplar var. Güney Afrika’da ırkçı rejimin sonu gelince, orduda, poliste görev yapmış ‘namlı’ isimler dünyanın muhtelif yerlerine paralı asker olarak dağılmış. Varlıkları ancak, öldürüldüklerinde ortaya çıkıyor. Şirketler genellikle ırkçı Güney Afrika artıklarının ön planda görünmesini istemiyor.
Savaşın sona ermesi, kiralık silahların işine gelmiyor ama çok dert etmiyorlar. Dünyanın haline bakıp, “işsizlik sorunu yaşamayız” diyorlar. Haksız da sayılmazlar.