Milyonlarca emekçi ve öğrenci grevde: 2 Mayıs Grevi’nin ilk 12 saati Calderon göreve başladıktan ve Sahtekarlığa Karşı Hareket ve APPO yenildikten altı ay sonra Meksika’da atmosfer yeniden kızışmaya başladı. Seçimler üzerine çıkan anlaşmazlığı çözme çabaları ve Oaxaca’da devrimci mücadele hiçbir çözüme varamadı. Burjuvazi aptalca bir fikirle, belki işçi sınıfının tükendiğine ve mücadelenin sona erdiğine inandı. […]
Milyonlarca emekçi ve öğrenci grevde: 2 Mayıs Grevi’nin ilk 12 saati
Calderon göreve başladıktan ve Sahtekarlığa Karşı Hareket ve APPO yenildikten altı ay sonra Meksika’da atmosfer yeniden kızışmaya başladı. Seçimler üzerine çıkan anlaşmazlığı çözme çabaları ve Oaxaca’da devrimci mücadele hiçbir çözüme varamadı. Burjuvazi aptalca bir fikirle, belki işçi sınıfının tükendiğine ve mücadelenin sona erdiğine inandı. Ama artık böyle düşünmeye devam edemeyecekler.
Güçsüz Calderon hükümetine karşı Mart ayındaki büyük gösterilerin devamı olarak 2 Mayıs’ta genel grev çağrısı yapıldı -Meksika’da 1916 yılından beri ilk genel grev. Burada grev hakkında kısa bir haber ve daha önceden yazılan durumu inceleyen bir makaleyi veriyoruz.
Liderliğin engellemesine rağmen grev çok başarılıydı. Tabandan gelen baskı nedeniyle sendika liderleri grev çağrısı yapmak zorunda kaldı. Ama yine de o zamandan beri işçiler arasında birliği bozmak ve grevi durdurmak için ellerinden geleni yaptılar.
Genel grevin nedenlerini anlamak kolay. Meksika halkının yaşam şartlarına, iş sahasının darlığına ve kapitalizmin emekçileri içine attığı vahşi yaşam koşullarına bakınca nedenler açıkça görülüyor. Bu nedenlerden dolayı emekçi sınıfı, kendi liderlerine rağmen, bütün güçlerini kullanarak greve gitti.
Birçok sendika başkanı, sendika başkanı gibi değil, greve katılmayan işçi veya grev kırıcı gibi davrandılar. Grevi engellemek ve baltalamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Hatta UNAM (Meksika Özerk Ulusal Üniversitesi) işçilerini tehdit edecek kadar ileri gittiler.
Bununla beraber bazı istisnalar da vardı. CNTE (Ulusal Eğitim İşçileri Koordinasyon Komitesi) genelde ve özellikle Michoacan’da Yerel Şube 18 ve Oaxaca’da Yerel Şube 22 mücadelenin öncülüğünü yaptı ve SITUAM (Özerk Üniversite Emekçileri Bağımsız Sendikası) da grevi destekledi ve tabanı harekete geçirmeyi başardı.
UNAM ve Politeknik’te olanlar da önemliydi. Orada da sendika liderliği greve karşıydı ama tabandaki öğretmenler öğrencilerle birlik olarak iki üniversiteyi de kapatmayı başardı.
Baştan başa bütün ülkede on binlerce emekçi barikatlar kurarak, greve çıkarak ve toplanarak greve katıldı. Medya grev haberlerini vermiyor ama hiç şüphesiz mücadele haberleri emekçi sınıfın bütün kesimleri arasında yayılacak.
ISSSTE (Sosyal Sigorta Kurumu ve Hizmetleri) yasasına karşı mücadele sendikal demokrasinin güçlendirilmesini, sendika içi devrimci akımların oluşmasını istiyor. Tabandaki işçiler sadece hükümet ve patronlara karşı değil, aynı zamanda kendi liderlerine karşı da savaşıyorlar.
Gün de savaş da sona ermiş değil. Bugün işçi sınıfı ileriye doğru büyük bir adım attı. Ama ezilen yığınların parlak geleceğini kurmak için daha bir sürü adım atmak gerek.
Genel Greve doğru ileri!
Meksika’da Devrim ve Karşı Devrim: 2 Mayıs’ta Genel Greve Doğru -Luis Enrique Barrios (26 Nisan 2007)
Meksika’da sınıf mücadelesi yeni bir aşamaya geldi. Yıllardan beri ilk defa ezilen yığınlar sokaklara çıkıp kapitalizmin baskısına ve sömürüsüne karşı gösteri yapmaya başladı.
Kapitalist sınıf son 25 yıldan beri daha önceden kazanılmış bazı hakları geri almak için emekçilere ve yoksul köylülere karşı her tür saldırıya başladı. Yoğunlaşan sefaletin sonucu nüfusun yarısının yoksullaşması oldu. Buna paralel olarak bütün varlık birkaç mal sahibi ve bankacının elinde toplandı. Örnek olarak, Carlos Slim adlı bir burjuva çok kısa bir sürede dünyanın en varsıl ikinci adamı oldu.
Buna benzer tezatlar Oaxaca’da devrimci başkaldırının ve yolsuzluğa karşı başlayan hareketin temelini oluşturdu. 2006 yılında hakları ellerinden alınan milyonlar ülkenin dört köşesinde harekete geçti. Meksika devriminin sürecini, durumu simgeleyen bu dikkat çeken olaylar başlattı. Milyonlara varan ezilen yığınların hareketlenerek kitle toplantılarına, oturma eylemlerine katılarak ve örgütlenerek, komiteler kurarak mücadeleye başladıkları günlerden bahsediyoruz. O aylarda rejim hemen hemen felç oldu. Oaxaca’da işler daha da ileri gitti. Örgütleri APPO (Oaxaca Halk Meclisi) eyaletin başkent sokaklarında yüzlerce barikat kurdu ve geçici bir süre için birkaç televizyon ve radyo istasyonuna el koydu. 2006’nın devrimci günlerinde, Lenin’in deyişiyle “Her zaman gölgede duran ve bu nedenle görmezlikten gelinen ve küçümsenen kitleler aktif savaşçılar olarak politika sahasına çıktı”.
Sınıf mücadelesinin olduğu aylarda, azimli emekçi yığınları gerçeklerini kökten dönüştürmeğe sadece istekleri değil, aynı zamanda güçleri de olduğunu gösterdiler. Ama işi sonuna kadar götürecek liderlik olmayınca tarihte birçok kereler olduğu gibi, bu sefer de liderler ezilen yığınları dizginledi, sert hareket etmelerine ve hareketin bütünleşmesine engel oldular. APPO’nun liderliği bir yandan isteklerini yerel konularla sınırlı tuttu ve Oaxaca’da başkaldırıyı yalnızlığa itti, öte yandan sendika liderliği (UNT, CROM, FST, vs) sendikaların hileli seçime karşı harekete geçmelerini dalavereyle engelledi. Aynı zamanda Andres Manuel Lopez Obrador (AMLO) seçimi hile ile kazanan Calderon’un başkanlığa getirilmesini durdurmaya çalışan hareketi görmezden geldi. Bu liderler politikalarında emekçilere güvenmediklerini gösterdi ve Calderon’un 1 Aralık’ta başkanlık görevine başlamasına olanak verdiler. APPO’nun yenilmesinde bunun da rolü oldu.
Bununla beraber, bu sonuçlara rağmen, son birkaç ayda halkın bilinçlenmesinde büyük bir sıçrama olduğunu vurgulayarak belirtmek gerek. Son yılların en yoğun mücadele günlerinde bu uyanış ekonomik talepler yerine politik talepler ve nesnel prensiplerin ortaya çıkmasında görülüyor: Oaxaca valisi Ulises Ruiz’in istifası ve Felipe Calderon’un iktidara gelmesinin engellenmesi gibi. Mücadele günleri muhteşem bir devrimci mücadele okuluna dönüştürüldü. Mücadele eden milyonlarca emekçi ve köylü bir sürü deneyim kazandı ve gelecek mücadelelerde çok işe yarayacak dersler öğrendi. Emekçi ve köylü hareketi olağan şartlar altında yıllar alacak gelişmeyi birkaç ay içinde gösterdi.
Bir başka önemli nokta, burjuvazi hileli seçimin hesabını vermekten kurtulduysa da, kitleler cesaretini kaybetmedi. Oaxaca’da APPO’nun ciddi yenilgisine (eğer liderlik aynı hataları tekrarlamazsa geçici olabilir) rağmen hareket dimdik ayakta duruyor ve yenilgiyi kabul etmiyor. Bunun en iyi kanıtı APPO’lu eğitimcilerin 2 Mayıs genel grevini destekleme kararı alması.
Oaxaca işçi sınıfının diğer kesimlerinin de grevde eğitimcileri destekleyeceği kesin. 1 Mayıs ve onu izleyen 2 Mayıs’tan sonra greve en kuvvetli desteğin, devrimci inançlarını ve geleneklerini hala sürdüren bu güney eyaleti Oaxaca’dan gelmesi bazılarına şaşırtıcı gelebilir.
Seçim hilesi ve devletin APPO’yu ezmek için vahşi.saldırısı burjuvazinin gerçek amaçlarını gizlemek için bir örtüydü: işçi ve köylü kitlelerinin cesaretini kırmak. Ama tam tersine, sınıf mücadelesinin ateşini körüklemeğe yaradı. Örneğin, Calderon 1 Aralık’ta polis desteği ve askeri harekat sayesinde göreve başlayabildi -modern Meksika tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir olay.
Meksika’nın en çalkantılı günlerinde ve ekonomi altı yıllık bir durgunluk içindeyken göreve başlayan Calderon çok zayıf bir hükümet kurmaktan öteye gidemedi. Bunlara bir de uluslararası petrol fiyatlarının düşmesi ve Meksika dış satımımın %85’ini alan ABD ekonomisinin hızının azalması eklendi.
Bu şartlar altında Calderon’un tem
sil ettiği PAN hükümetine saldırılar birkaç hafta içinde başladı. İlk saldırı 2006 sonu ve Ocak 2007 başında spekülatif oyunlarla temel gıda maddelerinin iç piyasada fiyatlarını yükselterek tortilla (Meksika mutfağının temel gıdası, bir tür ekmek) ve diğer bazı yiyeceklerin fiyatının aşırı artmasına neden olan Meksika mısır monopolleri Maseca ve Minsa’ya karşı oldu.
Eski başkan Fox’ın devresinde de ilk yılında başlayarak sık sık grev çağrıları yapılmıştı. Altı yıl boyunca grev tehditleri yapıldı ama sendika liderliklerinin ciddi bir girişimi olmadı. Aslında bu sefer de öyleydi.
Ama, burjuvazinin acelesi var. Ekonomik durum gittikçe kötüleşiyor ve bundan başka altı yıllık Fox hükümeti devresinde yapılmaya çalışılan karşı-reformlarının hemen hemen hiçbiri başarıya ulaşamadı. Bu süre içinde, Meksika Sosyal Sigorta Kurumu (IMSS) emekçilerinin emeklilik haklarını hedef alan saldırı dışında, burjuvazinin uygulamaya çalıştığı planların hepsi engellendi. Fox tarafından gelen her saldırı girişimi sokaklarda işçilerle karşılaştı. Bu yıllarda işçilerin toparlandığı, işçi hareketlerin ilerlediği ve 2 Temmuz’da hileli seçimden ve Oaxaca başkaldırısından sonra başlayan devrimci dönem için hazırlandığının en açık göstergesi budur.
Ama tekrar ediyoruz, kapitalist sınıf karşı-reformlarını zorla kabul ettirmek için yıllarca beklemek zorunda kalmıştı ve hileli seçimlerle Calderon’un seçilmesi için kendisini boşu boşuna tehlikeye atmadı. Sosyal Sigortalar Kurumu Çalışanları (ISSSTE) yasasını yok etmek için hemen harekete geçti ve mart ayında eski emeklilik yasasını değiştirdi.
PAN (Ulusal Hareket Partisi) ve PRI’den (Kurumsal Demokrat Parti) ve bazı diğer küçük partilerden gelen Parlamento desteğine güvenen Calderon saldırıya geçti. PRD (Devrimci Demokrat Partı) yasa tasarısına karşı idi ama halkı harekete çağırmak yerine sadece parlamento içi mücadele yürüttüğünden, yasayı engellemeyi başaramadı.
Ama emekçiler sendikaları greve zorladı; üniversite sendikalarına ve özellikle UNAM, IPN ve UAM ve bazı diğer kamu sendikalara bağlı işçiler sendika yönetimine rağmen kendi başlarına 27 Mart’ta greve gittiler. Başkan Elba Esther Gorillo (Öğretmeler Sendikası) ve FSTSE’nin (Kamu Sendikalrı Federasyonu) başkanı Joel Ayala yönetiminde olan emekçilerin durumunu özellikle belirtmek gerekir. İşçi hareketleri içinde Calderon’un ISSSTE yasasına saldırısına en kuvvetli desteği veren Gordillo ve Ayala idi. Öğretmenler sendikası SNTE’de öğretmenlerin önemli bir bölümü greve katıldı. Ama katılanlar sadece onlar değildi; Elba Esther Gordillo’nun kontrol ettiği bazı sendikaların yönetici bürokratları da protestolara ve greve katıldı. Onların katılımı ülke çapında 2 milyon kişinin katıldığı tahmin edilen 27 Mart grevine büyük destek oldu.
27 Mart’ta olanların biçimsel bir incelemesi grevin zayıf ve çok önemli olmadığını düşündürebilir. Ama daha derinlere bakarsak, gerçeğin tam tersi olduğunu görürüz. Grev işçi hareketinde yeni bir dönemin başladığının ifadesiydi, ve bu günler, işçilerin, geleneksel silahlarını, yani grevi kullanarak hareketi yıllardan beri ne kadar ileri götürdüklerini simgeliyordu. Tabii 27 Mart’ta olanlar bütün ülkeyi felce uğratan 1916 genel grevine benzemiyordu. Ama daha henüz sürecin başlangıcında olduğumuzu unutmayalım ve 27 Mart’ta olanlar (sadece genel grev değil ama aynı zamanda yüzlerce toplantı, çeşitli sendikalar, iş yerlerindeki eylemler) ileri atılan sağlam bir adımı temsil ediyor. Er geç 1916 genel grevinde olanlardan çok daha sağlam adımların atıldığını, çok daha kesin eylemlerin yapıldığını göreceğiz.
Calderon karşıdevrimini ISSSTE yasasına saldırarak kazandı ama karşılığında ağır bir politik bedel ödedi; çünkü işçi hareketi yılacağına daha cesaretle, daha kuvvetle 2 Mayıs’ta genel grev çağrısı yaptı. Saldırıdan sonra işçi toplulukları daha da güçlendi ve hatta Ulusal Grev Komitesi kurulmasını istedi. IPN ve UNAM’a bağlı birkaç okul ve öğretmenler sendikasının birkaç sektörü bu düşünceyi benimsedi.
PRI yanlısı FSTSE’nin kontrolündeki sendikada, Joel Ayala’nın demir yumruğuna rağmen, bazı işçilerin 2 Mayıs’ta greve katılması bekleniyor.
Öte yandan, ilk genel grev çağrısını yapan UNT liderleri, hareketi bölmek ve merkeze bağlı sendikaların 2 Mayıs’ta greve katılmasını önlemek için var güçleriyle çalışıyor. Bu grevi zayıflatıyorsa da bu her şeyin sonu geldi demek değil. Zorlama sonucu UNT’ye bağlı bazı sendikalar greve katılabilir ve merkezdeki işçilerin büyük bir kısmının liderlere karşı çıkarak değişik eylemlerle 2 Mayıs grevine katılmaları mümkün.
İşçilerin önünde bir başka engel İş Kongresi (Congreso del Trabajo -CT) etrafında toplanan, CTM gibi, PRI yanlısı sendikalardı. PRI bu merkezci sendikalar yoluyla birkaç milyon işçiyi denetleyebiliyor. CT, ISSSTE yasasına yapılan saldırıya karşı olan işçi eylemlerini ve 2 Mayıs genel grev çağrısını desteklemedi.
Bu durumda, bağımsız işçi sendikaların öncelikli işi PRI’ın kontrol ettiği sendikaları demokratikleştirmek ve bu sendikaların bürokrasi yanlısı yöneticilerini kovmak için işçilerin desteğini kazanmaya yönelik canlı, kışkırtıcı bir propaganda kampanyası başlatmak olmalı. İşçileri arasında büyük huzursuzluğun var olduğu bu sendikalara yönelik kampanya, özellikle 2 Mayıs eylemlerinde, önemli sonuçlar alabilir.
Öyle veya böyle, coşkulu bir 1 Mayıs ve 2 Mayıs’ta 27 Mart’takinden daha görkemli bir genel grev için şartlar çok olumlu. Bu işçi hareketi için hem bilinçlenme hem de örgütlenme bakımından ileri atılan bir adım demek. 2 Mayıs işçiler için son yılların en iyi okulu olacak ve Calderon ve kapitalist sınıfa karşı mücadelede yeni ve daha büyük eylemlerin yollarını açacak.
Kapitalist Sınıf ve İşçi Sınıfı arasında çatışmaya doğru giden korkunç çelişkilerle dolu çetin bir dönemde yaşıyoruz. Bugün gördüklerimiz Meksika’da 2006’da başlayan devrimci sürecin gittikçe yenileşen ve gelişen bir devresi. İşçilerin elde ettiklerini geri almak isteyen bir burjuvazi ile bunları geri vermeyi kabul etmeyenler arasında çelişki var. Ulusal ruh halini aksettiren bir örnek Olympia de Mexico S.A.’nın durumu. Patronlar işçilerin kazanılmış hakkı olan bazı yan ödemeleri durdurdu. Karşılık olarak işçiler 30 Mart’ta greve kararı aldı. Uzun bir süre patronlar ve yetkililer işçileri ve sendikaları fabrikayı kapatma, sabotaj vs ile tehdit etti, baskı kullandı. Ama işçiler boyun eğmedi ve istekleri kabul edilinceye kadar greve devam kararından vazgeçmedi. Sonuç ne olursa olsun devam etme kararlılığı, şirketi grevin başlamasından 24 saat önce, işçilerin isteklerini kabul etmek zorunda bıraktı. İşçiler üretim güçlerinin (onların rızası olmadan üretim olmaz) ve savaşarak neler kazanacaklarının bilincinde olunca burjuvaziye isteklerini kabul ettirebilirler.
Eğer bir fabrika tek başına greve çıkarak bunu başarabiliyorsa, bütün işçi sınıfı ulusal çapta bu taktiği uygularsa neler olabilir? Bütün ülkeyi felç edebilecek bir genel grev Calderon’a boyun eğdirebilir.
ISSSTE’ye yapılan saldırı ve diğer karşı reformlar geri döndürülebilir. Calderon devrilebilir. Bu 2 Mayıs öncesi ve o gün olanlardan gerekli doğru sonuçları (sendikaların yüksek katılımı, sendika yönetiminin daha sıkı denetimi veya mücadeleyi engelleyenlerin geri çağrılması, fabrika komitelerinin örgütlenmesi, grev komiteleri vs) çıkartmalarına bağlı. Aynı zamanda Birleşik Sendikalar Cephesi’ni kurmak için PRD, AP
PO, EZLN ve diğer halk ve köylü örgütleri dahil, bütün sektörlerin isteklerini içeren bir program yapıp yeni bir genel grev çağrısı yapılmalı. Mücadelenin ortak isteği Calderon’un geri çağrılması ve yerine bankerleri ve patronları kamulaştıracak bir işçi hükümeti kurulması olmalı. Calderon ve kapitalizmle ülkenin geleceğinde ancak daha fazla saldırı vardır. Bunun kanıtı hükümetin yakınlarda açıkladığı ilaç ve yiyeceğe katma değer vergisi koyacak mali karşı reformdur.
IMSS ve ISSSTE’ye yapılan saldırılar yetmezmiş gibi, hükümet şimdi de üç temel kamu şirketine saldırmaya başladı: Emekli Sandığına yılda yaklaşık 70 milyon dolar fon sağlayan PEMEX (Mexico Petrol Tekeli), CFE (Ulusal Elektrik Komisyonu), LyFC (Mexico City Elektrik Dağıtım Servisi).
Calderon daha önceden de bu şirketlerde emekli ödenekleri uygulamasını mümkün olduğu kadar çabuk değiştirmek niyetinden bahsetmiş ve CFE’de Suterm’in bürokrasi yanlısı yönetimi Calderon’u desteklemişti.
Dikkat edilmesi gereken başka bir nokta, burjuva temsilcilerin kamu şirketi LyFC’nin parasal sorunlarından işçi sendikası SME’yı sorumlu tutması.
PAN’dan milletvekili Gerardo Priego ISSSTE karşı reform yasası onaylandıktan hemen sonra SMT’nin “ayrıcalıklı sendika” olduğunu ve “derhal dönüştürülmesi” gerektiğini söyledi.
SMT Meksika’nın en militan sendikası. Bu panista temsilcinin (en koyu PAN’lı) bu açıklamaları burjuvazinin sendika liderini uzaklaştırıp yerine patronlara daha yakın birini getirme (Fox’un petrolde yaptığı gibi) isteklerini aksettiriyor. Aynı zamanda, LyFC’de olduğu gibi, elektrikçilere uygun saldırı ortamı yaratmaya ve enerji sektörünü özelleştirme yolunu açmaya çalışıyor.
Daha önceden de dediğimiz gibi, Calderon bu politikalarıyla sınıf mücadelesinde işçi hareketini ve devrimi ileri götürecek önemli sonuçları doğuracak büyük çatışmaya zemin hazırlıyor.
İşçi sınıfı cesaretini yitirmiş değil; tam tersi, saldırılar savaşma isteğini körüklüyor. Burjuvazi için ne yazık ki, liderlerin sendikaların doğrudan doğruya katılımını önlediği 2006’nın devrimci günlerinden farklı olarak, bugün artık devrimin sendikaların önderlik yapacağı bundan sonraki bölümü için gereken şartlar olgunlaşıyor.
Bundan başka, mücadele şiddetlendikçe sendikaların ve AMLO’nun (Obrador) önderliğini yaptığı halk hareketinin birleşeceği hakkında, bize göre, bazı belirtiler var. Bunun kanıtı AMLO’nun Nisan’da Vera Cruz’da yaptığı bir konuşmada PEMEX’in özelleştirilmesini önlemek için “bütün ülkeyi felç etmeliyiz” demesi. AMLO 25 Mart hareketi sırasında Ulusal Demokratik Kongre’de (CND) komisyonların kararlarını okurken, delegelerin çoğunluğunun istediği genel grev için birleşme kararını bilerek atlamıştı.
AMLO’nun böyle eylemlere eskiden karşı olduğunu biliyoruz. Bununla beraber, CND’den birkaç hafta sonra, petrolün özelleştirilmesini önlemek için “ülkeyi felç ettirme” olasılığından bahsetti. Tabandan gelen güçlü baskıların AMLO gibi liderleri etkilemeye başladığını vurgulamak istiyoruz. PRD’nin başta gelen bir önderin yaptığı bu gibi açıklamalar, işçi sınıfının tepkisi ölçmeye yarıyor ve hareketin ne yönde ilerlediğini gösteriyor.
Mücadele ve devrimin geleceği daha yeni başladı. Her şey yeni ve çalkantılı olayların olacağına işaret ediyor. Ama Meksika’nın başlıca sınıfları arasında bu mücadele sonsuza dek devam edemez. Ya biz, işçiler, iktidarı ele geçireceğiz ya da burjuvaziye yenik düşeceğiz. Başka bir yol yok: ya sosyalizm ya kapitalist barbarlık. İkinci seçeneği önlemek için işçilerin militan bir programı olmalı, isteklerimizin başında, daha iyi ücret ve çalışma şartlarından önce Calderon’un devrilmesi, burjuvazinin elinden iktidarın alınması ve işçi demokrasisinin kurulması yer almalı. Sosyalizm için savaşmada Militante ile birleşin.
4 Mayıs 2007
[Marxist.org’dan Emine Kunter tarafından Latinbilgi.Net için çevrilmiştir]