Democracy Now! Küba Ulusal Meclis Başkanı Ricardo Alarcon ile Görüştü: Posada Carriles, Kübalı Beş, Guantanamo ve Fidel Castro’nun Sağlık Durumu Küba ve Venezüella hükümetleri 1976 yılında 73 kişinin ölümüne neden olan Küba uçağının bombalanması olayı ile ilgili yargılanabilmesi için ABD’den CIA görevlisi Luis Posada Carriles’i iade etmesini tekrar istedi. Posada göçmen yasasına karşı suç işledi […]
Democracy Now! Küba Ulusal Meclis Başkanı Ricardo Alarcon ile Görüştü: Posada Carriles, Kübalı Beş, Guantanamo ve Fidel Castro’nun Sağlık Durumu
Küba ve Venezüella hükümetleri 1976 yılında 73 kişinin ölümüne neden olan Küba uçağının bombalanması olayı ile ilgili yargılanabilmesi için ABD’den CIA görevlisi Luis Posada Carriles’i iade etmesini tekrar istedi. Posada göçmen yasasına karşı suç işledi iddiasıyla Texas’ta yargılanacaktı ama federal yargıç davayı düşürdü ve Posada serbest bırakıldı. Bush hükümetinin bu olayda tutumunu eleştirenler bu olayın ABD hükümetinin terör konusunda çifte standardını gösterdiğini söylüyor. Posada’nın uçağı düşürmek yanında daha başka terör olaylarıyla da ilgisi olduğu iddia ediliyor. New Jersey’de federal jüri 1990’da Havana’da bazı otellerin bombalanmasının planlanmasıyla ilgisini araştırıyor. Aynı zamanda Küba lideri Fidel Castro’ya yönelik suikast planlanmasına karıştığına dair bazı kanıtlar var.
Şimdi, Küba Ulusal Meclis Başkanı Ricardo Alarcon’la çok özel bir görüşme yapmak üzere Havana’ya uydu televizyonu ile bağlanıyoruz.
Goodman: Democracy Now!’a hoş geldiniz.
İyi günler, Amy!
İlk önce, Posada’nın serbest bırakılması ve göçmen yasası üzerine basit bir suçlama olsa bile davanın düşürülmesi hakkında ne diyorsunuz?
Geçen gün El Paso’da (Teksas) olanlar Yargıç Cardone’nun hükümetin düzenlediği bir zırvalığa son vermesiydi diye düşünüyorum. İki yılı Posada’yı suçlamadan, asıl suçlarından hakkında soruşturma yapmadan geçirdikten sonra, ıvır zıvır suçlardan dava açılması oyun oynamaktır. Posada iki yıl tutuklu kaldıktan sonra, davada göçmen yasasını ihlal etmekten suçlu bulunsa bile, yargıca göre, alacağı ceza bir-bir buçuk yıldı.
Şimdi sorun çok daha basitleşti ve belirginleşti. Posada artık özgür çünkü hakkında açılan sahte dava durduruldu. Şimdi ABD hükümeti ya sorumluluklarını, uluslararası anlaşmaların getirdiği yükümlülüklerini yerine getirir ve bir teröristi kendi yasalarına göre yargılar, ya da serbest bırakır. Hükümetin oynamaya kalktığı oyunlar yüzünden şimdi sorun çok daha netleşti diye düşünüyorum.
Burada, ABD’de, insanların çoğu Posada Carriles’in geçmişteki terör olaylarında ne rolü olduğunun pek farkında değil. Şimdi ABD ve Chavez hükümeti ve tabii sizin hükümet arasında devam eden uyuşmazlık yüzünden biraz bilgilenmeye başladılar. Ama Carriles’in Venezüella’da suçlanması Chavez hükümetinden önceydi, değil mi? İlk suçlamadan biraz bahseder misiniz?
1976’da bir Cubana uçağı havada patlatıldığında Chavez askeri okulda yeni eğitime başlayan bir gençti. Kimse onu tanımıyordu. O zamanlar Venezüella hükümeti aşırı ABD yanlısıydı. O zaman başkan olan Carlos Andres Perez BM’ye gitti ve bir dost olarak, ABD’den açıkça rica etti: “Lütfen bu durumda adaleti yerine getirmemize yardımcı olun çünkü Karayipler’de halk CIA’nin bu işle ilgisi olduğunu söylüyor.” O zamanki başka bir hükümetti.
Mahkeme devam ederken, daha karar verilmeden önce, Posada tutukevinden “kaçınca” Venezüella’nın en yüksek mahkemesi onu kanun kaçağı ilan etti. Bu adamın Venezüella tutukevinden sonra doğrudan San Salvador’da Ilopango Üssüne gittiğini unutmayın. İran-Kontra olayında, ABD Kongresi yasakladığı halde yasakları ihlal ederek kontralara silah sağlayan (Nikaragualı kontralara) kilit kişi olarak tekrar ortaya çıktı. Sonra yine ortadan kayboldu, kanun kaçağı olmaya devam etti ve iki yıl önce Miami’de tekrar ortaya çıktı.
Şimdi durum nedir? 11 Eylül’den sonra ABD, BM Güvenlik Konseyi’nde terör suçu işleyen veya işlemekle suçlanan kişilerin zorunlu iadesine, bazı nedenler arasında politik gerekçelerle de iadeye itiraz edilemeyeceği kararını çıkarttı. Ama ABD şimdi tam da bunu yapıyor. Uluslararası yasalara göre, ABD Posada’yı ya 20 yıl önce açılan davanın devam etmesi için Venezüella’ya geri gönderir veya kendi mahkemelerinde uydurma suçlamalarla değil gerçek suçuyla yargılar. Başka seçeneği yok. İşin özeti bu.
Ama bir şey daha söyleyeyim. Geçen hafta bazı gizli belgeler açıklandı. Ulusal Güvenlik Arşivi web sitesi’nde okumak mümkün. Özellikle Karayipler’de iki ülkenin (‘Trinidad ve Tobago’ ve Barbados) resmi belgeleri. Bu adam ve grubunun sadece Küba uçağının düşürülmesine karıştıklarını sanmayalım; yeri gelmişken, uçakta olan ve yaşamlarını yitiren birkaç Guyanalı genç de vardı. Uçağı bombalamadan daha önce aynı kişiler Trinidad binalarına ve kurumlarına, birkaç Barbados ve Jamaika vs. bina ve kurumlarına da saldırmışlardı. Yani, ABD’nin Posada’nın yargılanmasını önlemesi sadece kendisi ve Küba veya Venezüella arasında olan bir sorun değil. 1970’li yıllarda beraber çalıştığımız, işbirliği yaptığımız, Trinidad ve Tobago’nun başkenti Port of Spain’de uluslararası bir toplantıda davanın Venezüella’da görülmesine ortak karar alan Karayip ülkelerini de aşağılamaktır.
Barbados, uçağın düşürülmesinin teknik yanını araştırdı ve bombanın yolcu kabininde patlatıldığını saptadı. Trinidad ve Tabago saldırıyı planlayan iki kişiyi saptadı, haklarında soruşturma yaptı ve topladığı kanıtları Venezüella mahkemesine sundu. Yani, bütün Karayip bölgesinin katıldığı uluslararası bir işbirliğiydi.
Ve şimdi ABD Karayip ülkelerini, Küba halkını ve tabii bu tiksindirici olayın kurbanlarını ve aynı zamanda -tekrar ediyorum- Montreal Sivil Havacılığa Karşı Suçlar Anlaşmasına göre, geri gönderme veya yargılama yükümlülüğünü yerine getirmeyerek, ABD halkını da aşağılıyor. Sadece iki seçeneği var. Anlaşmada üçüncü bir seçenek yok. Dostunu Miami’de serbest bırakmak tamamıyla yasadışı. İnsanlığa yapılan bir hakaret.
Ricardo Alarcon, dava hazırlıkları yapılırken ama şimdi konu dışı kalan bir haber Posada’nın CIA bağlantısı ve CIA’den maaş aldığı gerçeği hakkında konuşmasının nasıl önlenebileceği tartışmasıydı. Bu konuda ne biliyorsunuz?
Hükümet bir önerge vererek Posada’nın CIA bağlantısının davada konu dışı bırakılmasını istedi. Verilen gerekçe bütün bağlantıların 1976 yılında kesildiği idi. Posada önergeye karşı verdiği yasal bir belgede bunu yalanladı ve 1976 yılından sonra da CIA için çalıştığını söyledi. Dedikleri aşağı yukarı şöyle: “25 yıldan fazla bir süredir onlar (CIA) için çalışmaktayım.” Bunun anlamı – kendi verdiği, hatırladığı, zamanı belirtmek için kullandığı Iran-Kontra olayı, yani 1980’li yıllarda hala CIA için çalışıyordu. Ve yalnız CIA değil, o devirde Beyaz Saray için de. Posada yolcu uçağını bombalama planının yaptığı sırada, kendi dediğine göre, CIA ajanı olarak çalışıyordu. Hükümet ve savcılar duruşmada, o sahte duruşmada, niye CIA ilişkisinin konu edilmesini istemediler, tahmin edebiliyorum. Yargıç kararı nedeniyle, artık ortada dava filan da yok.
Başkan Alarcon, Posada’nın terör eylemlerini gerçekten bırakıp bırakmadığı konusu da var. En büyük parasal destekçisi Santiago Alvares iki yıl önce Miami’de çok miktarda kaçak silah ve patlayıcı madde ile yakalandı. Bu Küba ve Latin Amerika’da diğer ilerici hareketlere karşı provokasyon eylemlerinin hiç olmazsa biraz devam ettiğini belirtiyor.
Daha da fazlasını. Bu hafta Miami kaynaklı haberleri izlediniz mi bilmiyorum. Santiago Alvarez ve Mr. Mitat zaten çok hafif olan hapis cezalarının daha da azaltılması konusunda federal savcı ile anlaşmaya v
ardı. Ceza üç ve dört yıl hapisti, şimdi daha da azalacak – neye karşılık biliyor musunuz? Birkaç düzine otomatik silah, biraz patlayıcı C4, birkaç bomba ve birkaç başka silah. Bunun anlamı, bu adamlar çok miktarda kaçak silahla yakalandılar -belli ki ellerinde çok daha fazlası var- bir miktarını teslim ediyorlar ve karşılık olarak hapis cezaları azalacak. Miami’de ellerinde daha ne kadar silah var? Haftanın haberi bu işte.
FBI’ın (ABD Federal Polisi) Küba’ya gelmesi ve (ABD’li) temsilci ve senatörlerin FBI’ın Küba’da Posada’nın suç ve terör eylemleri ile bağlantısı hakkında bilgi toplamasına karşı çıkmalarına ne diyorsunuz?
Öncelikle buraya geldiklerini ve aradıkları bilgiyi aldıklarını söyleyeyim. Ve bunun ilk defa olmadığını da ekleyeyim. Biz her zaman terörle savaşmak için uluslararası işbirliğine hazırız. 1997 ve 98’de, Havana’da bazı otellerin ve turizm merkezlerinin bombalanmasından sonra, FBI’dan bir delegasyonun buraya, Küba’ya geldiğini hatırlatayım. O zaman Başkan Clinton ile irtibat kurduk. Elimize geçen ve sonradan doğruluğu Ulusal Güvenlik Arşivlerinde gizliliği kaldırılan belgelerce kanıtlanan bazı planlara göre yolcu uçaklarına havada yeniden saldıracakları hakkında onu uyardık. Küba uçaklarına değil ama Küba’ya turist taşıyan yabancı uçaklarına saldırmayı planlıyorlardı; 1998’de.
Hiçbir şey olmadı. Kimse suçlanmadı, hiçbir soruşturma açılmadı. Onun yerine FBI tam bizim FBI’a ilettiğimiz bilgileri, kimseye zarar vermeden, silahsız, barışçı yollarla toplayan beş Kübalıyı tutukladılar. O zamandan beri hala bekliyoruz. Uluslararası yükümlülüklerini yerine getirecekler mi yoksa başka bir saldırı, başka bir yıkım olana kadar beklememiz mi gerekecek?
Geçmişteki bazı istihbarat çalışmalarınızla birkaç komployu ortaya çıkardınız. 2000 yılında Başkan Castro, İberya Zirvesi için Panama’dayken Küba İstihbaratı’nın Posada’nın o sırada Panama’da saldırı hazırlığında olduğunu öğrendiğini açıkladığını hatırlıyorum. Bir miktar patlayıcı madde de ele geçirilmişti. Ülkenizin ABD’den veya başka büyük ülkelerden hiçbir yardım görmeden terörist avına devam etmek zorunda kalacağını mı düşünüyorsunuz?
Soruyu tam anlamadım.
Ülkeniz tek başına, ABD ve başka büyük ülkelerden hiçbir yardım görmeden, kendi istihbaratını kullanarak teröristleri yakalamaya ve komploları ortaya çıkarmaya mı zorlanıyor?
Tabii, tabii. Şimdi ABD’de tutuklu bulunan beş yoldaşımızın suçsuzluğunu en iyi bir şekilde Posada ile ilgili süreç gösteriyor. Bu kendimizi savunmaya ihtiyacımız olduğunun en iyi kanıtı. Ulusal ve uluslararası yasanın “Gereksinim doktrini” denilen bir prensibi. Bazı durumlarda, onların yaptıkları gibi, daha üstün bir değeri kurtarmak için bazı önemsiz kuralları çiğnemek zorunda kalabilirsiniz; bu durumda insan hayatı. Elbette, Mr. Posada – Başkan Bush’un (baba) planının bir parçası olan eski arkadaşı- Orlando Bosch ile Miami’ye geri dönmüştü. Orada Mr. Santiago Alvarez ve Osvaldo Mitat ile buluşup teslim etmedikleri C4 ve silahları kullanacaklardı.
Ne yapabilirdik? Çok uğraştık; defalarca ABD’ye sorumluluklarını hatırlatmaya çalıştık: lütfen önlemeye çalışın, olayın olmasına engel olun. Biz bunu nasıl önleyebilirdik? Kişilerin haber toplamasıyla, hayatları pahasına özveride bulunan kişilerle, yüksek bir kişisel bedel ödeyerek bilgi toplamak için ailelerini geride bırakıp karşı grupların içine sızarak, öğrendiklerini FBI yetkililerine iletmemize yardımcı olarak ve FBI’dan olayın engellenmesi için yardım isteyerek. Her şey çok açık, yardıma sadece hakkımız değil, aynı zamanda ihtiyacımız vardı. Eminim orada da herkes haber toplamanın önemini kabul ediyor. Eğer birileri 11 Eylül hakkında haber toplasaydı, o olay da belki önlenebilirdi. Şu anda ABD’de tutukevinde olan beş vatansever yoldaş bir sürü hayat kurtardı. Bize önceden haber vererek kötü sonuçları azalttı ve bazen topladıkları bilgileri FBI ile paylaştı.
Başkan Fidel Castro nasıl? Sağlığı ne durumda? Birçokları onun 1 Mayıs kutlamalarına katılmasını bekliyordu. Katılmadı. 31 Temmuz 2006’da yetkilerini kardeşi Raul’a devrettiğinden beri, halk içine çıkmıyor. Sağlığı nasıl, Mr. Alarcon?
İyileşmeye devam ediyor. Şimdi oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Resimlerinde de görüldüğü gibi kilo aldı. Fiziki durumu iyi ve iyileşmeye devam ediyor. Aynı zamanda yazdığı beşinci makale de yayınlandı. Çok okuyor, yazıyor ve ülke ve dünya işleriyle ilgileniyor. 1 Mayıs’ta törene katılmadı ama… Şimdi saat 8:30. Tören de aşağı yukarı bu saatteydi. Emin ol hava çok sıcak, derece çok yüksek. Doktor bakımında olan ve tavsiyelerini dinleyen bir insan için orada, sıcakta iki saat ayakta durmak pek uygun olmazdı. Keşke ben de orada güneş altında beklemek yerine kitap okuyor olabilsem.
Onu yakınlarda gördünüz mü? Ve hastalığı gerçekte nedir?
Dediklerimden farklı bir şey söylemeyeceğim. Yaşamına karşı birçok suikast girişimleri yapılan bir adam bu. Mr. Posada iyi bir örnek. Yıllarca onu öldürmeğe çalıştı. Onun yaşamını korumakta çok dikkatli olmalıyız. Ama kendisi ilk yazısında çok ciddi ve tehlikeli bir ameliyat geçirdiğini ve iyileşmekte olduğunu açıkladı. İyileşmekte ama doktorlara göre iyileşmesi zaman alıyor. Castro devrimin önderi olmaya devam ediyor, insanların alışık olduğundan daha değişik bir şekilde devrime katkıda bulunuyor. Ortalarda görünmüyor, gösterilere katılmıyor vs.; ama yazdıklarını okuyabiliyor, iletişim kurabiliyor, dünyada önemli güncel olaylar hakkında düşüncelerini öğrenebiliyorsunuz. Bu onun çok okuduğunu ve bazı önemli konularda görüşmeler yaptığı anlamına geliyor. Bu sorumluluklarından kaçındığını değil, önceliklerinin ne olduğunu gösteriyor.
Size Küba’nın Latin Amerika ülkeleri arasında durumu hakkında da sormak istiyorum. Latin Amerika’da seçimlerde, belki Meksika ve Kolombiya seçimleri dışında, halkın ortanın solu hükümetleri seçmeye devam ettiği kesin. Uzun bir süre devam eden özel döneme, ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik güçlüklere bakarsak, Küba’nın bugünkü durumu nasıl? Latin Amerika’da oluşan bu büyük değişimler içinde Küba ekonomisi nasıl gelişiyor?
Şimdi Latin Amerika ülkeleri ile ilişkilerimiz her zaman olduğundan çok daha iyi. Uzun yıllar sadece bazı küçük Karayip ülkeleri ve Meksika ile diplomatik bağlantımız vardı. Şu anda ise bütün Karayip ülkeleri ve Latin Amerika’da hemen hemen herkesle bağlantımız var. Sadece diplomatik, resmi ilişkiler değil -ticarette, yatırımlar, ekonomik ve kültürel işbirliğinde de gelişmeler var. Venezüella bizim için çok önem taşıyor ama sadece Venezüella ile değil, Brezilya, Arjantin, Şili ve diğerleri ile de. Bu Küba’yı da aşan bir durumun yansıması ve Washington’dakiler bunun hakkında düşünmeğe başlamalı.
Latin Amerika değişiyor, çok değişti bile ve hala değişmeye devam ediyor. Halklarımıza zorla kabul ettirilen neo-liberal model ve onun politikaya yansıması başarısız oldu, bütünüyle çöktü ve yeni bir yaşam, daha iyi şartlar arayışında olan halk yığınlarında patlamalara neden oldu ve değişikliklere yol açtı. Ve önceden de belirttiğim gibi, bütün bu olanların ortasında Küba tarihinin en iyi anını yaşıyor.
Fakat bundan başka, Küba çok önemli bir ülke olan Çin ile de çok iyi ilişkiler içinde. Aynı zamanda Rusya, bazı Avrupa ülkeleri dahil, başka ülkelerle de ilişkilerimiz iyi ve Küba’nın tecrit edildiği s
öylencesi bana, kitle imha silahları, Saddam’ın el-Kaide bağlantısı vs gibi yalanları hatırlatıyor. Hiçbir anlamı yok. ABD kaybediyor, bu konuda tek başına kalıyor. Buraya gelin, öteki ülkelerden gelen yatırımcıları ve ortakları göreceksiniz.
Son dakikada Guantanamo hakkında çok kısa bir soru sormak istiyorum. Castro sonrası Küba’da oranın ABD’ye gelmek isteyen Kübalılar için bir Göç Merkezine çevrileceği söylentileri dolaşıyor ortada ama daha önemlisi Guantanamo’nun şu anda dünyanın her köşesinden yüzlerce insan için tutuklu kampı olarak kullanıldığı… 30 saniye içinde yanıtınız?
Bu tutuklu kampı derhal kapatılmalı ve Guantanamo gerçek sahiplerine, Küba halkına verilmeli. Ondan bundan sonra değil derhal. Hak yerini bulunca ve Guantanamo Küba’ya geri dönünce, Kübalılar ülkenin güneyindeki en büyük ve en iyi körfezini ilk defa olarak kullanmaya başlayabilecek.
10 Mayıs 2007
[Democracy Now!’dan Latinbilgi.Net için Emine Kunter tarafından çevrilmiştir]