Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Kenanoğlu, oğlunun zorunlu din dersinden muaf olması için açtığı davayı kazandığını açıkladı Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu, oğlu Mustafa Berkay Kenanoğlu’nun din dersinden muaf tutulması için açtığı davayı kazandığını açıkladı. Kenanoğlu Su TV’de katıldığı programda, dün sabah elinde mahkeme kararıyla okula giderek oğlunun din dersi sınavına […]
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Kenanoğlu, oğlunun zorunlu din dersinden muaf olması için açtığı davayı kazandığını açıkladı
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu, oğlu Mustafa Berkay Kenanoğlu’nun din dersinden muaf tutulması için açtığı davayı kazandığını açıkladı. Kenanoğlu Su TV’de katıldığı programda, dün sabah elinde mahkeme kararıyla okula giderek oğlunun din dersi sınavına girmesine engel olduğunu söyledi.
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Fevzi Gümüş de konuyla ilgili bugün saat 10.00’da Ankara Mülkiyeliler Birliği’nde bir basın toplantısı düzenleyerek konunun ayrıntılarını kamuoyu ile paylaştı.
Gümüş açıklamasında şunları kaydetti: “Bir Alevi çocuğu zorunlu din dersi işkencesinden, mahkeme kararıyla kurtuldu. Yarınki (bugün) basın toplantısında zorunlu din dersleriyle ilgili açılan ve Alevilerin lehine sonuçlanan davayla ilgili yeni gelişmeler aktarılacaktır.”
Kenanoğlu, dördüncü sınıfa başlayan oğlunun zorunlu din dersinden muaf tutulması için Haziran 2005’te İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne başvurmuştu. Müdürlükten yanıt gelmeyince İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde dava açan Kenanoğlu, dilekçesinde “Oğluma, anne ve babasının iradesi dışında, aynı zamanda dini ve felsefi görüşlerine de aykırı olarak dini eğitim verilmektedir” demişti.
İstanbul Valiliği’yse mahkemeye davacının Müslümanlık dışında bir dinden olduğuna dair beyanı bulunmadığını ve derslerin zorunlu olduğunu savunmuştu. Mahkeme, 30 Aralık 2005’te verdiği kararda ‘davacının herhangi bir din mensubu olduğuna bakılmaksızın, temel hak ve hürriyetlerden olan dini inanç özgürlüğünün uygulanması kapsamında çocuğunun din kültürü dersinden muaf tutulmasına’ hükmederek yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İstanbul Valiliği ise Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurarak yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasını istemişti. Mahkeme de bu talebi yerinde bulmuştu.
Açıklama tam metni
BASINA ve KAMUOYUNA
* Zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmelidir.
*Valilik, sorunun çözümü ve demokrasi gereği kararı temyiz etmemelidir.
*Zorunlu din dersi uygulamasından rahatsızlık duyan her yurttaş, çocukları ile ilgili olarak derhal yargısal süreci başlatmalıdır.
Öncelikle, tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyoruz.
Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu’nun ilkokul dördüncü sınıfa giden oğlunun zorunlu din derslerine girmemesi için açtığı dava, Alevilerin yıllardır savundukları görüşler doğrultusunda, İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin 2005/2541 E. 2006/2285 K. sayılı kararı ile lehimize sonuçlandı.
İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde açılan dava sonucunda, mahkeme tarafından verilmiş karar gereğince, Ali Kenanoğlu’nun oğlu, artık ailesinin inanmadığı bir inancı öğrenmek zorunda kalmayacak, asimile edilemeyecek.
Zorunlu din dersiyle ilgili açılan davanın, hem de ulusal mahkemede, kazanılması, Alevilerin yıllardır verdikleri mücadelenin hukuki düzlemde kabul edilmesi, zorunlu din derslerinin insan haklarına, laikliğe, inanç özgürlüğüne, çağdaş eğitim anlayışına aykırı düştüğünün tescili anlamına gelmektedir. Bu aynı zamanda, 12 Eylül askeri cuntasına karşı kazanılmış hukuki bir zafer olduğu kadar, Alevilerin ve demokrasi güçlerinin verdikleri mücadelenin seyri içinde de bir dönüm noktası oluşturacaktır.
12 Eylül Askeri cuntasının yapmış olduğu 82 Anayasa’sındaki düzenleme ile Alevi çocuklarını, gençlerini asimile etme, onları Sünnileştirme amacıyla zorunlu din dersleri verilmektedir. Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi’de, Alevilere uygulanan fiziki baskılar, zorunlu din dersleriyle de, düşünsel saldırıya dönüştürülerek sürdürülmektedir.
Alevilik, sinsi asimilasyon politikalarıyla yok edilmek istendi; Aleviler, bu zulüm altında kimliksizleştirilmeye çalışıldı. Din derslerinin varlığı ve zorunluluğu, Anayasa’nın 2. maddesi ile düzenlenmiş olan laiklik ilkesiyle, çelişki yaratıyordu ve uygulamada sadece Sünnilik öğretiliyordu. Zorunlu din dersi, dolayısıyla zorunlu bir işkence ve zulümdü. Bunun sonucu, gerici anlayış ve çevreler, farklı inançlara saygı gibi temel bir haktan, yıllarca ülke insanını mahrum bıraktı.
Ancak Aleviliği yok etmeye yönelik politikaların farkında olan Aleviler, demokratik yöntemleri kullanarak ve hukuksal mücadele vererek asimilasyon çemberini kırdı. Daha önce iç hukuk yollarında sonuç alınamadığı için AİHM’ne taşınmış ve kabul edilebilirlik kararı alınmış olan H.Z. davasında, 3 Ekim 2006 da duruşması yapılmıştı. Yakın bir zamanda, AİHM’si dava hakkındaki kararını verecektir. Ancak bizim istem ve beklentimiz, sorunun ülkemizde ve iç dinamiklerimizle çözülmesidir.
Şimdi, Hükümet eğer Türkiye’nin, temel hak ve özgürlüklere sahip çıkıp koruyan bir hukuk devleti olduğunu göstermek istiyorsa, İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nin kararından gerekli dersi çıkarmalı, laikliğe, insan hak ve hukukuna, uluslar arası sözleşmelere aykırı olan zorunlu din derslerini kaldırmalıdır. Hükümet siyasi iradesini göstererek, Mahkeme kararını temyiz etmeyerek, yani olumlu bir adım atarak, zorunlu din derslerinin kaldırılmasını sağlayarak, Türkiye üzerindeki bu ayıbı temizlemelidir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde eğer samimi ise, bu samimiyeti göstermelidir. İnanç özgürlüğü söylemiyle iktidara gelen AKP iktidarı, kendi tabanı gibi düşünmeyen ve inanmayanları da özgürlük şemsiyesinin altına sokmalıdır. Aksi takdirde AKP’nin, inanç özgürlüğünü sadece tabanı için istediği ortaya çıkacaktır. Gerçi bizler, AKP’nin bu samimiyeti göstereceğine inanmıyoruz, hiçbir zaman da inanmadık. AKP ve bu partinin anlayışına sahip diğer siyasal yapılar, Anadolu’daki kültürel farklılıkları bir zenginlik değil, ayrılık unsuru olarak gördüler ve görmeye devam etmektedirler.
Nitekim AKP’nin çarpık zihniyeti, geçen hafta Ankara’da yapılan Milli Eğitim Şurası’nda bir kez daha açığa çıkmıştır. Bindirilmiş kıtalarla toplanılmış olan Şura’da, eğitimin sorunları konuşulmamış, imam hatip lisesi mezunlarının üniversitelere doğrudan geçişini amaçlayan çalışmalar yapılmıştır. Alınan kararlar da bu yöndedir. Böylece, Anadolu imam-hatip mezunları hukuk, kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler bölümlerine girebilecekler; tıpkı 1999 öncesinde olduğu gibi, yine ‘imam’ kökenli öğretmen, kaymakam, vali ve diplomat dönemine dönülecektir. Hükümet, eğitim camiasının, geleceğin gençlerinin en temel sorunlarını görmezlikten gelerek, gelecek yıl yapılacak seçimler öncesinde oy avcılığına girişmiştir. Ancak Demokratik Alevi Hareketi’nin gücü zihinlerin köreltilmesine, gericileştirilmesine de seyirci kalmayacaktır.
Zorunlu din dersleriyle ilgili açılan davayla bir Alevi genci, asimilasyon kuşatmasından kurtuldu. Ancak milyonlarca Alevi genci aynı işkenceyi görmeye devam ediyor. Buradan tüm Alevi anne babalara sesleniyoruz. Anadolu’nun özgün inancının korunup yaşatılması için sizler de dava açın ve çocuğunuzun Sünnileştirilmesine karşı durun. Alevi Bektaşi Federasyon’umuz bu mücadelede sizlere, yoldaşlık etmeye hazırdır.
Saygı ile kamuoyuna duyurulur. 24.11.2006
Av.Fevzi Gümü
Genel Sekreter