İran, 2 Kasım’da, karada çölde, Basra Körfezi’nde, Umman Denizi’nde ve İran’ın 14 eyaletinde gerçekleştirilen “Büyük Peygamber II” askeri tatbikatı kapsamında üç yeni tip karadan-denize ve denizden-denize füze denedi. Batılı ve İsrailli askeri analistler gafil avlandı. İsrailli istihbarat yayını Debka’ya (5 Kasım) göre, İran’ın askeri yeteneklerine dair bazı özellikler Pentagon tarafından bilinmiyordu: İran’ın sürpriz askeri tatbikatında […]
İran, 2 Kasım’da, karada çölde, Basra Körfezi’nde, Umman Denizi’nde ve İran’ın 14 eyaletinde gerçekleştirilen “Büyük Peygamber II” askeri tatbikatı kapsamında üç yeni tip karadan-denize ve denizden-denize füze denedi.
Batılı ve İsrailli askeri analistler gafil avlandı. İsrailli istihbarat yayını Debka’ya (5 Kasım) göre, İran’ın askeri yeteneklerine dair bazı özellikler Pentagon tarafından bilinmiyordu:
İran’ın sürpriz askeri tatbikatında ateşlenen füzelerin görülmeye değer tırmanışı ABD, İsrail ve Avrupa’daki askeri planlamacıları afallatıyor”
İran’ın 2 Kasım’daki yer üstü füzeleri dikkatlice yürütülen bir operasyondaki kesin planlamanın göstergesiydi. Kıdemli bir Amerikan füze uzmanına göre, “İranlılar, sahip oldukları Batı tarafından bilinmeyen çağdaş füze ateşleme teknolojisiyle gösteriş yaptılar.”
“Ayrıca, garip füze başlıkları sergilediler. Ancak en endişe verici hamleleri, onlarca küçük bombadan oluşan bir salkım taşıyan uzun-menzilli Şahab-3’ün başarılı ilk deneme ateşiydi,…
Bütün menzil çapı Çin’den alınan donanımların izini taşıyor. İsrail, Ortadoğu ve Avrupa’yı menzili içine alan ve kritik özelliği de parçalarına ayrılma mekanizması olan bu Şahab-3; Amerika, İsrail ve Avrupa cephaneliklerindeki anti-füze füze sistemleri için bir benzerden daha fazlası olabilir. Bu füzenin bazı özellikleri Batı’da hala bir muamma. Eğer Şahab-3’ün salkımı hedefe yakın bir bölgede ayrılırsa, İsrail-ABD Arrow (anti-füze füze sistemi) onu yoldayken durdurabilir, ama eğer belli bir mesafede ayrılıyorsa Amerikalıların ve İsraillilerin çok sayıdaki füze başlığına karşı hiçbir savunması yok.” (Debka, 5 Kasım, 2006)
İran devlet televizyonu, çölde karaya yerleştirilmiş mevziilerden ve savaş gemilerinden fırlatılan binlerce füze gösterdi.
İsrail’in anti-balistik füze programının eski başkanı Uzi Rubin’e göre, “askeri tatbikatın şiddeti emsalsizdi… Bir etki yapma niyetindeydi; ve bir etki yaptı da.” (www.cnsnews.com 3 Kasım 2006)
“Rubin, İranlıların çok sayıda füze ateşlemeye muktedir olduklarına işaret ederek, bunun ‘teknik ve operasyonel bir başarı’ olduğunu söyledi.” (Ibid)
Gösteri amacına ulaştı. İran Cumhuriyet Muhafızları Başkanı, General Yahya Rahim Safavi, füze testinin yürütülme amacını şu sözlerle ifade etti: “caydırıcı ve savunma gücümüzü bölge-ötesi düşmanlarımıza göstermek için yaptık ve umarız mesajımızı anlamışlardır.”
“Bu hafta öncesinde Körfez’de ABD-liderliğinde gerçekleştirilen tatbikata katılan altı ulus arasında yer alan ABD, Britanya ve Fransa için bu, net bir referanstı.
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice bir radyo söyleşisinde, İranlıların “çetin olduklarını göstermeye çalıştıklarına” inandığını söyledi.” (Ibid)
Denemeler, ABD ve İsrail’de politik bir telaş yaratırken, ABD-İsrail’in İran’a yönelik bir önleyici savaş yürütme niyetini engellemiş gibi de görünmüyor. İsrail dışişleri bakanının sözleriyle:
“Uluslararası toplumun kararlı bir şekilde ve Güvenlik Konseyi aracını kanalıyla, eğer onlar (İran) mevcut çizgilerini sürdürürse milletler cemiyetinin öfkesine maruz kalacaklarına dair net bir mesaj vermek için harekete geçmesinin vaktidir.” Regev tarafından Cuma günü telefonda söylendi.
Soğuk Savaş Sonrası Caydırıcılık
İran, Ağustos’tan beri büyük savaş oyunlarına ilişkilendirildi.
Bu askeri denemeler, Tahran hükümeti tarafından yürütülen yeni bir “soğuk savaş sonrası caydırıcılığın” parçası.
Amaç, Tahran’ın, iddia konusu olan nükleer silah programına yönelik ABD tehditlerini nötralize etmek.
İran’ın askeri yeteneklerinin sergilenmesi, ABD ve koalisyon güçlerinin ileri bir hazırlık aşamasında olan savaş planlarını caydırmak niyetiyle yapılmıştı. İkincisi, Basra Körfezi, Arap Denizi ve Doğu Akdeniz’deki ABD ve koalisyon savaş gemilerinin devasa bir yığınağıylaydı. (Bkz. Nazemroya, Ekim 2006, Chossudovsky, Ekim 2006)
“Caydırma” ve “engelleme” ABD’ye karşı da uygulanabilir. İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yakın zamanda yapılan bir açıklamada, savaş oyunlarının hedefi aşağıdaki gibi tarif edildi:
“Bizim tatbikatlarımız herhangi bir ülkeyi tehdit etme amacı taşımaz. Bunlar, daha çok, İran’ın caydırıcılık gücünü canlandırma amacındadır.”
Bu gelişmeler Bush yönetimini Ortadoğu askeri macerasının yeni aşamasına başlamaktan vazgeçirir mi?
ABD ve İsrail askeri planlamacıları kendini sınırlamayı dener mi?
ABD’ye karşı yöneltilmiş “Soğuk Savaş Sonrası caydırıcılığın” Washington’un halihazırda bozulmakta olan askeri gündemini daha da kötüleştirebileceği umut edilebilir.
Diğer yandan, her iki tarafında aktif bir savaş vaziyetinde olduğunu anlamalıyız.
Basra körfezindeki durum haddinden fazla gergin. İran kıyı şeridinden kısa mesafe uzaklıktaki ABD ve koalisyon deniz kuvvetlerinin devasa yığınağı bir provokasyon eylemi oluşturmaktadır. Bu yığınak, devam eden ABD savaş oyunlarının potansiyel olarak savaşa yol açabilecek bir kazayı tetikleyebilecek olmasıyla dikkat çekicidir.
Bu yüzden, önümüzdeki aylarda, ABD’deki ve bütün dünyadaki yurttaş hareketlerinin, ayrı ayrı kendi hükümetlerine karşı çıkmak ve bu askeri gündemi tersine çevirip, tasfiye etmek için sürekli olarak harekete geçmesi gereklidir. (Ayrıntılar için, bkz. Michel Chossudovsky, Soğuk Savaş Sonrası Nöbetleri, Ekim 2006).
[Globalresearch.ca adresinden Sendika.Org tarafından çevrilmiştir.]